Sayfalar

19 Kasım 2015 Perşembe

bir meslek olarak annelik


ne yazık ki böyle bir meslek yoktur.
meslek geçiminizi sağladığınız işe denir.
mesleğinizi icra edersiniz ve para kazanırsınız
o parayla doğalgaz faturanızı öder, yemek yerken gözünüze ilişen yerdeki halıya bakıp "gelecek ayki maaşı alınca şunu bir değiştireyim" diye düşünürsünüz.

ama çocuk hasta olunca öksürük şurubu içirmek,
"ödevini yap tekrar söyletme banaaa" diye evde şarlamak,
minnak yanaklardan canınız çekince şapır şupur öpmek,
gece uyurken küçücük ayakların tepinerek attığı yorganı tekrar ufak isyankarın üzerine örtmek
meslek değildir.
bunları yapmak için birini tutarsanız ve ona para öderseniz evet o zaman bir meslek kimliği kazanır bu işler.
ama o  kişiye bu defa anne değil "çocuk bakıcısı, dadı" falan denir.
:))

annelik,
teyzelik, amcalık, halalık, dayılık, komşuluk gibi bir sosyal kimliktir.
siz hem kardeşinizin ablası, hem yeğenlerinizin teyzesi, hem annenizin kız çocuğu hem de alt katınızda oturan insanların komşusunuzdur.
ve çocuğunuzun annesisinizdir.

yani

hepsine karşı ayrı ayrı sorumluluklarınız var.
ablanızla dedikodu yapmak. yeğenlere hediyeler almak. annenize nazlanmak. alt kat komşusuna aşure dağıtmak gibi görevleriniz var.

meslek olmayan şeylere meslekmiş gibi anlam yüklendiği anda" hoş geldin depresyon!!!"

çocuk sınavdan kötü not alınca yaşanan panikler hep bu yüzdendir.
 anne gibi sadece anne kimliği ile çocuğa yaklaşsak yapılacak şey "çocuğum nerde hata yapıyor acaba" demek
ama meslek olarak anne olmaya çalışılınca "bennnnn nerde hata yaptım da başarısız oldummmm" diye kendiyle hesaplaşmaya başlıyor ve çocuğu da gereksiz geriyor anneler.

aynı şey karı kocalık için de geçerli.
birisinin karısı olmak sosyal kimliklerimizden biridir.
o statü değişebilir.
kurul kararıyla o kimlik iptal edilebilir (eski kayınvalide yine sana çaktım burda :)
meslek olarak birisinin karısı olmaya çalışıyorsanız o zaman ayrılığı  aslaaaaaa ama aslaaaaa kabul edemezsiniz.
hep bir parçanız artık medeni hukuk önünde de, gönül hukuku nezdinde de geçersiz sayılan iş aktinde kalır.
"iyiyim yeaaa ben" deyip içten içe "nerede başarısız oldum da kovuldum" diye düşünürsünüz.

nasıl ki alt kat komşunuz başka bir semte taşınınca o insanla ilişkinizdeki sosyal kimliğiniz otomatikman iptal oluyor, boşanmada da kurallar aynı şekilde işliyor.

"eski" komşunuzu her gördüğünüzde nasıl ki "niye taşındın pis insan ne güzel komşuyduk biz seninle" demiyorsunuz yeni kimliğini yani eski komşunuz olduğu fikrini benimsiyorsunuz
 o zaman aynı gidiş yolundan
eski eşinize de her gördüğünüz de laf sokmanın alemi var mı:))

sırf bir adamın kirli çoraplarını salonun değişik noktalarından topladınız diye ömrü boyunca sizle sözleşmesini devam mı ettirmek zorunda allah aşkına.
yok daha neler:)

mühendis olsa da gece gece sosyolojik ahkam kesesi gelen medeni iyi uykular diler.




4 yorum:

  1. Heheheheh eğlenerek okudum ama kesinlikle yazdıklarına katılıyorum :)

    YanıtlaSil
  2. İnsan hangi noktada meslek haline getirir bunları anlayamadım ki ben :) yoksa evlenen mi anlar? ;)

    YanıtlaSil
  3. Ne güzel özetlemişsin. Artık insanlar bu tür durumları GÖREV mantığıyla ele aldığından içinden çıkılamaz bir hal alıyor.. halbu ki bunlar dayatmalı görevler değil insanlık vasıflarıdır ve insanın manevi yönünü doyuran unsurlardır. Güzel bir nokta, tebrikler.

    YanıtlaSil