Sayfalar

22 Mart 2016 Salı

Biz zaten hep böyleydik.


Şaşırıyoruz çünkü önceden haberimiz yoktu.

Instagramda fotoğraf altları kavgalarını hayretle okuyoruz çünkü eskiden instagram yoktu.
Facebookda kinle nefretle yapılan paylaşımlara bakıp korkuyoruz çünkü eskiden facebook yoktu.

Siyaset meydanında üç beş bilindik okumuş adam toplanır, konuşurdu. Azıcık mürekkep yalamışlar olarak "herkes" zaten böyle konuşur, böyle düşünür sanırdık.

Eskiden "ahkam" kesilecek mecra yoktu ve "ahkam" kesmek bir cep telefonu ekranına dokunmak kadar kolay değildi.

Ahkam kesilcekse yıllarını sokaklarda, siyaset koridorlarında, muhabirlikte harcayan gazeteciler keserdi; ömrü kitapların, makalelerin, seminerlerin arasında geçen eğitimciler keserdi.

Ahkamı da işin erbabı keser sanırdık.

Yoksa ne geriye gittik ne ileriye gittik.

Ne ahlakımız çöktü ne insanlar vahşileşti.

Kırmızı gecelikli Neriman Köksal da vardı eskiden.
Partilerin vazgeçilmez adamı Nuri Alço da vardı.
Türkan Şoray'ı sıkıştıran esnaf da vardı.
Boğaz köprüsünü fakir fukaraya satanlar da vardı.
Yalnız, biçare kalmış kadının tenceresi kaynıyor mu diye toplanmak yerine evini taşlamaya toplanan mahalleli de vardı.

Alçaklar, namussuzlar, kıskançlar, üçkağıtçılar kudurmuşlar hep vardı.

Sadece onların "biz" olduğundan haberimiz yoktu.

Yoksa biz zaten insanlık olarak hep çamurun içindeydik.

Hem çamurdan gelmemiş miydik?

Hepsi bu.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder